28 Kasım 2010 Pazar

23 YAŞIMIN AKŞAMI

23 yaşımın akşamındayım. Bu akşam başka akşam. Ben on beş yaşıma geldiğimde annemin makyaj malzemeleri benim olacak diye heves ederken; şimdilerde aynada bir kadınla yüz yüzeyim.
Bir kız çocuğu annesinin eşyalarını nasıl kıskanır nasıl heves ederse onlara sahip olmayı; ben de öyle arzuluyordum büyük olmayı. Dün gibi hatırlıyorum aslında, tuvalet aynasının ( neden tuvalet aynası denir hiç anlamam, karşısında hep tuvalet mi giyilir ya da, neyse tamam çirkinleşmeyeceğim) karşısında, o küçük tabureye yani annemin deyişiyle pufa oturmuştum, içinde; biri bordo biri turuncu renkte iki ruj, kirpik kıvırma makası, pastel tonlara sahip bir göz farı, kapağı aynalı fakat bir türlü kapanmayan oldukça renkli bir makyaj seti, ojeler ve birkaç takı bulunan çekmeceyi karıştırıyordum. Hangisinin ne işe yaradığını adım gibi biliyordum aslında ama çocukluğumda sahip olduğum ve hala sahip olsaydım keşke diye hayıflandığım oldukça geniş bir hayal gücü ve yaratıcılıkla farklı bir şeyler denemeye karar vermiştim. Önce mutfaktaki annemin bana yetecek kadar bir süre boyunca yatak odasına uğramayacağından emin olmam gerekiyordu. Mutfağa gittiğimde annem soğan doğruyordu, bu demek oluyordu ki annemin en az yirmi dakikası var. Çünkü yemek yapmaya soğan doğramaktan başlardı annem ve işini bitirmeden mutfaktan ayrılmazdı. Odaya geçip ojelerden en parlak olanı seçmiştim ve tırnaklarıma değil dudaklarıma sürmüştüm bir güzel. Bana göre rengi tırnakta değil dudaklarda daha güzel duruyordu. Tam saç fırçasından mikrofon yapıp şarkılarımı seslendirmeye başlayacaktım ki; annemin çığlıklarıyla programım başlayamadan bitmişti. Şimdi aynanın karşısındayım, fırça yok elimde ama annem sesleniyor; “ hadi bir şarkı söyle” diye.
23 yaşımın akşamı. Küçükken kalın kapaklı romanları okumaya çalışırdım. Okurdum ama hiçbir şey anlamazdım aslında. Belki yirmi ya da otuz sayfa okuduktan sonra bırakırdım kitabı. İçindeki dünya bana çok yabancı gelirdi, anlamak için büyümem lazım diye düşünür, büyümek için anlamaya çabalardım. Okudum, okudum, okudum. Yıllar geçmiş, ben büyümüşüm; anlamadım.
Şimdi benim doğun günüm ya her şeyde bir parça ben arıyorum ve her şeyde bir parça hüzün nedense. Melankolik insanım, bilenler bilir. 23 yaşımın akşamı, birinin sonu; ötekinin başındayım.
Yeni yaşım belki yeni hayatım… Hayat! Sana fark atmaktayım!

3 yorum:

  1. Diş yaşındır 23.. Düş yaşın kaç asıl? Sen onu söyle dost kalem'im.. Diş yaşını kutlarım.. Düş yolculukların da görüşmek üzere..

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim Dost Kalem:)
    diş yaşımı kutluyorlar hep, düş yaşımı soran sen oldun, dost kalem olmanın ayrıcalığı bu olsa gerek:)
    ne mutlu bana.. ol,her düşümde yaşımda... :)

    YanıtlaSil
  3. Olurum Dost kalemim.. Düş'üm yettiğince.. Sen istediğince..

    YanıtlaSil