25 Ekim 2010 Pazartesi

Umutlarım!

Geç kalmıştım biliyorum. Belki de artık beklemiyordun beni. Farkında bile değildin geciktiğimin gelmediğimin. Gerçi sen de haklısın nereden bilecektin ki bunca zaman sonun da bir gün kapına dayanacağımı..
Önce şurda anlaşalım. Yüzüme yabancıymışım gibi bakma. Ben ister miydim sanıyorsun böyle olmasını. Senden bunca zaman ayrı kalmayı. Oysa her sabah gözlerimi açtığımda aklımda bir sen vardın. “bugün kavuşacağız onunla hiç kimse bunu engelleyemez” diyordum her yeni gün. Ama olmadı. Yapamadım. Kapıyı açıp her şeyden kaçarcasına sana koşmak istediğimde tuttular beni göndermediler. Seni çok özledim, çok…
Biliyor musun orada herkes yalancıydı. Göz göre göre yalan söylüyorlardı “masumca” . hergün seni bana unutturma çabasındalardı. Bir daha asla buluşamayacağımızı senin öldüğünü dahi söylüyorlardı bana. Asla inanmadım onlara. Biliyordum gerçekleri, birgün mutlaka bir araya geleceğimizi. Ama esirleriydim onların. Ne deseler yapıyordum boyun eğiyordum. İnan çok acımasızlardı. Göz yaşlarım onlar için hiçbir şey ifade etmiyordu. Ben ağladıkça onlar seviniyorlardı beni daha çok üzmeye ağlatmaya çalışıyorlardı. Bir köşeye büzülüp gizli gizli seni düşünmek istesem hemen karşıma dikiliyorlardı. Onlardan hiç kurtulamayacağıma inanmaya başlamıştım ki , bu sabah her şey değişti…
Uyandığımda hepsi başımdaydı. Bana bakıyorlardı. Neler olduğunu anlamamıştım. Ayağa kalktım ve bana verecekleri yeni emri beklemeye başladım. Acaba yine ne olacaktı. Bu sefer hepsi farklı bakıyordu. Galiba en kötüsünü en ağırını hazırlamışlardı benim için. Sonra yüzlerine dikkatle baktım. Eğer her şey düşündüğüm gibi olsa onlar mutlu olurlardıiğrenç kahkahalarını  atarlardı. Ama öyle değildi. Hepsi çok üzgündü. Öyle bi bakışları vardı ki.neredeyse beni oracıkta öldüreceklerdi. Fakat dokunmuyorlardı bana, nefretle bakıyorlardı sadece. Sanki aramızda bir duvar varmışçasına, yaklaşamıyorlardı bile. Bu olanlar iyice korkutmuştu beni. Afallamıştım. Gidip deli gibi onları omuzlarından tutup sarsmaya başladım.
“Neler oluyor he?  Bu defa vurmayacak mısınız bana. Hiçbir şeyi kırıp dökmeyecek misiniz.  Gözlerimden kanlar akıncaya kadar ağlatmayacak mısınız. Cevap versenize! Belki de bu sefer benden kurtulmaya karar verdiniz. Artık sıkıldınız, yeni kurbanlar bulmalısınız öyle değil mi.  Peki.. söyleyin hadi. Nasıl öldüreceksiniz beni. Yavaş yavaş mı?  Acı çektirerek mi? Ya da biraz vicdana gelip! Kalbime bi bıçak mı saplayacaksınız sadece ? durmayın öyleyse. Ben hazırım!”
Hepsi yüzüme bakıyor, ama hiç konuşmuyorlardı. Bir adım geri çekildim, onları seyrediyordum. Sonra fark ettim üstlerini giyinmişlerdi ellerinde bavulları. Birer birer evimi terk ettiler.. buna inanamıyordum. Ne olmuştu da onlardan kurtulmuştum aklım almıyordu. Ama bu o kadar önemli değildi. Önemli olan artık özgür olmamdı…
Onlar gittikten sonra , hemen geriye kalan en güzel kıyafetlerimi giydim yıllardır bakamadığım aynama baktım. Biraz süslendim. O kadar heyecanlıydım ki elim ayağıma dolaşıyordu. Kendimi dışarı attım ve hiç durmadan koşmaya başladım…
Ve işte buradayım! Karşındayım. Şimdi beni bağrına basman için bekliyorum. İstersen sokakta yatır beni alma yanına.. inan kapında beklerim. Hiç pes etmem. Onlardan öğrendiğim tek bir şey var onlar gibi inatçı olmak! Ve ben asla, ne olursa olsun bırakmayacağım seni. Duymuyor musun kurtuldum onlardan. Artık yoklar. Onlar: karamsarlıklarım, kötü duygularım, ümitsizliğim…
Şimdi sadece sen varsın, siz varsınız. Hadi, bu kez izin verme onlara. Şuracıkta kapında beklerken beni kandırmalarına izin verme . koca dünyanda bana da yer vardır elbet. Ben geldim, geç olsa da.. kırma beni,, sen : umutlarım!

2 yorum:

  1. Bu yılki Nobel Edebiyat ödülümüz SAYIN :Gamze YILMAZ ' a gidiyor gidiyor gitttiii.. güzel bir yazı ama sanki tanıdık . evvel zamandan mı??

    YanıtlaSil
  2. evvel zamandan canım evet.. bir varmış bir yokmuşlu zamanlarımdan;)
    çok teşekkür ederimm:)

    YanıtlaSil