Bir Pazar günü. Hava güneşli( sevmiyorum şöyle aldatıcı havaları, güneş var ama buz gibi! Ya tam sıcak ol ya da sevdiğim gibi gri!) akşamüstü saatleri, elimde kalemim kağıdım… masamda “annemin” pişirdiği kestanelerim, kulağımda “babamın” tamir sesleri.. yazmak için, uygun zaman!
Bir önemi olmalı yaşadıklarımın. Birilerinin ya da bir şeylerin durumunu etkileyebilmeli söylediklerim. Boşuma bakmıyorumdur bakıyorsam ve beyhude değildir onca şarkı. Uyanıyorsam sabahın köründe hep bir şey için, uyumak desen rüyalara, yine öyle. Okuyorum, yazıyorum, çiziyorum… acaba niye?
Yüksek ökçelere alıştım mesela, durup dururken değil elbet! Tortelliniyi hiç söylemiyorum! İzlemeye devam ediyorsam yeni başlarcasına, yaşıyorsam her filmi, hep bir amaç uğruna..
Suskunlaşıyorsam, gözlerim dalıyorsa, üzülüyorsam, özlüyorsam, melankolik davranıyorsam vardır sebebi..
Çocuk oluyorsam, şımarıyorsam, şaşırtıyorsam, renk cümbüşü varsa hayallerimde, diyorum yine; sadığım sebebime..
Duyuyorsam, duymuyorsam, görüyorsam, görmüyorsam, kimi zaman göstermiyorsam, yokluğun varlığına inanıyorsam, biliyorsam eğer, ayna karşısındaysam, değişip aynı kalıyorsam, koşup yoruluyorsam, nefesimi çekebiliyorsam ciğerlerime kadar..
Ve kalemim susmuyorsa, ben susmuyorsam, sustuğumda korkuyorsam eğer, hepsi aynı nedenle..
Anlatamamaktan korkuyorum ama yine vardır sebebi ki; cesareti seviyorsam. Anla!
Henüz varım. Sebebimle yok olacağım. Olsam da olmasam da, söylemenin vaktidir; her şey “senin” uğruna!
31.10.2010
Çok beğendim gerçekten.. Seni artık anlıyorum!
YanıtlaSilçok teşekkür ederim, kağıdın arkasını görebileceklerdensin, ne mutlu bana:)
YanıtlaSilVe ne mutlu bana ki; aynada ki suretime bakar gibi bakıyorum yazılarına..
YanıtlaSil