22 Ekim 2010 Cuma

Böyle Şeyler

Böyle şeyler ancak filmlerde olur denir ya hep, gerçekten öyleymiş.
Başta kapıldım sahnenin güzelliğine, yani dedim ki ; tamam, sadece oyun değil, gerçek payı da var. Film karesi gibi başlayan ama donup kalan bir hikaye oldu sonra. Zaten çok da büyütmemeliydim aslında. Ama engel olamadım. Zorladım elimden geldiğince ama salıverdiğimde yanımda bulamadım. Halbuki yaralarım vardı sarılacak. Anlatacaklarım vardı ve yazdıklarım okunacak… olmadı, olsun istedim ama olmadı işte.
Yalnızca filmlerde oluyormuş böyle şeyler, gerçekten…
Ben bir rol kaptım sandım ama sadece figüranlıkmış benimki. Olsun, bunu da yaşadım diyorum şimdi. Çabuk kırılır gamze, bilmem söylemiş miydim? Ya da söylediklerimin ne kadarını duymuştu acaba. Çok şey anlatıyordum bir çırpıda.
Kısa metrajlı bir kısa film, bu zıtlığı içeriğiyle uyumlu merak edilmesin. Vardı elbet beklediklerim, pes etmiş de değilim. Ama ne kadar daha sürer bu bekleyiş bilemiyorum. Belki aniden bambaşka bir filmin içinde bulurum kendimi. Ama bu sefer böyle cesur davranmam herhalde. Çünkü canım yandı bir kez, acıttı gerçek hayat.
Filmden kopup dönünce yüzlerimizi birbirimize, ya da sadece ben sana, hızlı çarptı suratıma rüzgarın..
Yapardım, beklerdim, isterdim.. ama kader diyoruz ya, olmayacakmış. Kısa filmmiş. Çabuk bitmiş. Kaybettiklerimizi bilmezsek üzülmeyiz. Atlayıp, unutup yaşamak en güzeli..
Evet sinirliyim ama… durun bir dakika, siz kimsiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder